Bu Birol Bahadır'ın hikayesi. Almanya'da Türk olarak doğmuş ve büyümüştür. Ne tam bir Alman ne de tam bir Türk olabilmiştir. Yıllarca iki dünya arasında sıkışıp kalmış, Ne Noel'i ne de Noel Baba günü kutlayamamış bir çocuktur. Bir Türk-Alman olarak Amerikan Rüyası'nı gerçekleştirmek için Amerikan Birleşik Devletleri'ne göç etmiş ve bunu başarmıştır. Yabancı bir ülkede sevgiyi bularak ve kabul görerek... Aslında, her hikaye, üstesinden gelinmesi gereken çok fazla mücadelenin olduğu hikayelerdir. İnsanın tecrübelerini tanımlayan şey tam da budur. İnsan ruhunun zaferini anlatan hikayelere eğilimli olarak programlanmışızdır. Birol, pek çok insanı kurtaran bir bilim insanı değildir.Kararları milyarları etkileyen bir başkan değildir.Çatışmalarda savaşan bir asker değildir. Gerçek şu ki Birol sadece normal bir adamdır. Hepimizin hayatında var olan iniş çıkışlardaki tecrübelerini anlatan bir adamdır.Kendi tecrübeleriyle o kadar çok mücadele etmek zorunda kalmıştır ki herşeye son vermeyi bile düşünmüştür. Ama Birol yapmamıştır. Sadece Amerikan Rüyası'nı gerceleştirmekle kalmamış ayrıca zor zamanlardan geçen herkes için tünelin sonunda bir ışık bulunduğunun örneği olmuştur. Sonunda yaşadığı tüm zorluklara değmiştir. Birol Bahadır'ın hikayesi, insan ruhunun imkansız görünene karşı kazandığı zaferi anlatan bir hikayedir. Çocukları ve eşiyle, evsiz ve kimsesiz kalmış ve ihmal edilmiş bir çocukluğun travmasıyla uğraşmış olan Birol, sahip olmadığı herşeyi çocuklarına verebilmiştir. Ve gerçekten hayatımızın amacı da bu değil midir?